10 Mart 2015 Salı

Çocukluğunda Annesine Güvenli Bağlanamamış Bir Yetişkin Ne Yapmalı?

Bloğum İnternette yapılan güvenli bağlanma konularındaki taramalarda ilk sayfalarda görünüyor. Yapılan taramalardan bir kısmı yetişkinlerin "Annesine güvensiz bağlanan bir kişi ne yapmalı?" sorusunu içeriyor. Bu soruyu görünce bu yazıyı yazmaya karar verdim. Öncelikle psikoterapi görmekte yarar var. Ancak, maddi imkansızlık ve iyi bir psikolog veya psikiyatrist bulamamak bazen bu yolu kapatabiliyor. Her şeyin ötesinde kişinin kendisi ile yüzleşebilmeye hazır olması gerekiyor. Bu aşamada kitaplar oldukça faydalı. Ama temeli boş olan iyi düşün, iyilik bulursun gibi kitaplar ancak geçici bir iyilik sağlarlar. Ben kendi adıma kişisel gelişim kitaplarındansa çocuk psikolojisine dair kitaplardan çok şey öğrendim. Zira, çocuğunuza şöyle davranırsanız ileride çocuğunu böyle olabilir diyerek, kendinizdeki izleri bulmanızı kolaylaştırıyor.

Ben de çocukluktaki bazı anılarımı hatırlamak istemezdim. Bir gün bu anılarımla yüzleşmeye karar verdim ve bu anıların hepsini yazdım. Yazarken yine üzüldüm. Ancak kendi duygularımın farkına varabildim. Sonra yazılarımı bir arkadaşımla paylaştım, bunun üzerine uzun uzun konuştum.  O duygularımı ifade etmek beni rahatlattı. Önümdeki en büyük engelin duygularımı ifade etmemek olduğunu anladım. Kendime şefkat gösterdim (son dönemin en yaygın çalışma alanı özşefkat ve özsaygı). Halen o küçücük çocuğun gözleriyle hayata baktığımı gördüm. Sonra ailemin beni inciten o davranışlarının arkasındaki iyi niyeti de keşfettim. Kendi bildiklerince iyi bir çocuk yetiştirmeye çalışıyorlardı. Bildikleri o kadardı. Beni üzen o anılar artık sıradan herhangi bir anı gibiler. Konuşmak ya da anlatmak beni yaralamıyor artık.

Tavsiye edilen bir yöntem de acı veren çocukluk anınıza dönüp yetişkin sizin aynı sahneye dahil olması, o çocuk halini teskin etmesi, yanında olduğunu söylemesi ve onu korumasıdır. Denemekte fayda var. Ayrıca, yetişkinlik döneminizde büyükanne, büyükbaba, eşiniz, arkadaşlarınız ve hatta çocuklarınız bağlanmanızı tamamlamanızı ve atlatmanızı sağlayan insanlar olabilir. 

Çocukluk döneminde yaşadıklarımızla hayatı anlamlandırıyor  ve şemalar oluşturuyoruz. Yani çocukluğumuzda deneyimlediğimiz ve çözemediğimiz konuları yetişkinlik döneminde de aynı duyguları yaratacak seçimler yaparak devam ettiriyoruz. O yüzden sahip olduğumuz şemaları keşfedip ona göre önlemler almamız gerekiyor. Önereceğim kitap Jeffrey E. Young ve Janet S. Klosko tarafından kaleme alınan "Hayatı Yeniden Keşfedin". Kitapta sıklıkla karşılaşılan 12 şema anlatılmış. Şemanızı nasıl tanımlayacağınıza dair bir tablo da var. Sonrasında daha uzun açıklamaları okuyarak şemalarınızı daha doğru adlandırmanız mümkün. Şemalarınızla nasıl başedebileceğinize dair öneriler var. Alper Hasanoğlu'nun da şemalar konusunda bir kitap çalışması varmış ve bu kitaptan daha iyi olacağını iddia ediyor. Merakla bekliyorum. Ayrıca, ihmal edilmiş bir çocukluk geçirenlerin Jasmin Cori'nin "Varolan Annenin Yokluğu" kitabını okumasında fayda var diyorum. Kitabın son bölümleri yaralarınızı sarmanız için size bir takım teknikler öneriyor. 

Annelik süreci insanın kendisiyle de yüzleşmesini içeren bir süreç. Yoksa kendi yaralarımıza sahip çocuklar yetiştirmemiz çok büyük olasılık. Çocuktan gayrı her birimiz daha iyi bir hayat sürdürmeyi  hak ediyoruz...

Umarım önerilerimin bir nebze olsun faydası olur. Görüşmek üzere...


İlgili Yazılar:

Bağlanma Stillerinin Yetişkinlik Dönemine Etkileri

Bebeklerin Tercihi Besleyen Anne mi? Dokunan Anne mi?

Ainsworth`ün Bebeklerde Gözlemlediği Onüç Güvenli Bağlanma Davranışı

Bağlanma Kuramı, Imprinting ve Hassas Devre

Bağlanma Kuramı ve Bağlanmayı Sağlayan Genetik Davranışlar

Güvenli Bağlanma Nasıl Gerçekleşir? - Adem Güneş'in Önerileri

Güvenli Bağlanma Nedir?

2 Mart 2015 Pazartesi

Çocuklar İçin Beş Sevgi Dili - 5 (Hizmet Davranışları)

Gary Chapman ve Dr. Ross Campbell'ın "Çocuklar İçin Beş Sevgi Dili" kitabında beşinci ve sonuncu sevgi dili olarak hizmet davranışları anlatılmış.

Anne ve baba olmak çocuklarımıza hizmet etmeyi gerektirir, 24 saat ve bir ömür boyu devam eden bir iş gibidir. Bu işten hayat boyu ayrılabilmemiz de mümkün değildir. Ama bir o kadar da keyifli bir iştir. Ancak, çocuklarımıza hizmet etmek hem duygusal hem de fiziksel anlamda zahmetlidir. Fiziksel sağlık için dengeli uyku, beslenme ve egzersize ihtiyacımız vardır. Duygusal sağlık için ise kendimizi çok iyi tanımamız ve karşılıklı destek veren bir evlilik ilişkisini yürütebiliyor olmamız gerekmektedir. Çocukların onlara dengeli bir yaşam modeli sunacak anne ve babaya ihtiyaçları vardır. Bu nedenle, evliliğimize de zaman ayırmak iyi bir ebeveyn olmanın parçasıdır. 

Çocuklarımıza hizmet ederken amacımız onu en fazla sevindiren şeyi değil, en iyi olanı yapmaktır. Örneğin, çikolata vermek çocuğumuzu mutlu edecektir, ama en doğru besin kaynağı değildir. Öte yandan, amacımız yine çocuklarımızı bizim istediğimiz kalıplara sokmak olmamalıdır. Çocuklarımızın armağan ve yardım taleplerine teslim olursak, onların çocukça bencilliklerine devam etmelerine ve ileriki hayatlarında egoist bireyler haline gelmelerine yol açabiliriz. Armağan ve hizmet davranışı yoluyla sevgimizi göstermeye tabii ki devam etmeliyiz, ama uygun bir şekilde kullanıp onların gelişimlerinin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sürdürmeye çalışmalıyız.

Hizmet davranışlarımız çocuğumuzun hizmet ve sorumluluk anlayışı için bir model olacaktır. Hizmet davranışı ile daha çok kasdedilen çocuklarımızın yapamayacakları şeyleri onlar adına yapmaktır. Örneğin, iki ya da üç yaşındaki çocuğumuza kendimiz yemek yedirebiliriz, ancak altı yaşındaki çocuğumuza halen bizim yemek yedirmemiz uygun bir davranış değildir. Dört yaşındaki çocuğumuzun yatağını biz yapabiliriz, ancak on yaşındaki çocuğumuz yatağını artık kendisi yapabilir. Yapacağımız hizmet davranışı çocuğumuzun yaşına, yapabileceklerine uygun olmalıdır.

Bir de çocuklarımıza önce hizmet ederiz, ama hazır olduklarında önce kendilerine sonra başkalarına nasıl hizmet edeceklerini öğretiriz. Ama bilirsiniz çocuklara bir şey öğretmek zaman alır. Örneğin, çocuğumuza yemek yapmasını öğretmek yemeği kendimizin hazırlamasından daha çok vakit alır. Ama hayat akışı içerisinde bir takım becerileri kazanması açısından yaşına uygun bazı yemekleri yavaş yavaş öğretmek gerekir. Toplumumuzda halen bir yumurta kırmaktan aciz yetişkinler bulunmaktadır. Bu tür şeyleri öğretmek çocuklarımıza beceri kazandırır, kendi ayaklarının üzerinde durmayı daha iyi becerirler. Liseyi yatılı bir okulda okudum. Ondört yaşındaydık. Bazılarımız çamaşır nasıl çitilenir bilmiyordu. Çamaşır makinası gibi eliyle suyun içinde dolaştırınca çamaşır yıkanır sanıyordu. Bu tür işleri yapmak zorunda değiliz, ama bilmek çoğu zaman insan hayatını kolaylaştırıyor. İnsanın üzerindeki tedirginliği atmasını sağlıyor. O yüzden zamanı geldikçe çocuklarımıza bu becerileri kazandırmalıyız. Ancak, kendi ayakları üzerinde durması kısmını fazla abartmamak lazım. Bazen bizim hizmetimizi sadece sevildiklerini hissetmek için isteyebilirler. Bu tür ayrımların bilincinde olmalıyız.

Sevgiyle verilmiyorsa aslında hizmetin pek bir anlamı yoktur. Çocuklarımıza veya eşimize kızarak sert bir tavırla hizmet ettiğimizde, fiziksel gereksinimleri karşılansa bile duygusal gereksinimleri karşılanmış olmayacaktır. O yüzden içimizden gelerek sevgiyle hizmet etmeliyiz. O zaman içimizdeki sevgiyi, enerjiyi başkalarına doğru bir biçimde aktarırız.

Yardım kuruluşlarında gönüllü olarak çalışmak bizim toplumumuzda pek yaygın değildir. Bu konu üzerinde anne baba olarak pek durmuyoruz. Geçenlerde Vehbi Koç Vakfı, eğitim alanındaki ödülünü Matematik Köyü projesi nedeniyle Nesin Vakfı'na verdi. Gazete haberlerine göre törende Mustafa Koç, 2013 yılında yapılan bir araştırmaya göre hayırseverlikte 135 ülke arasında 128'inci olduğumuzu belirtmiş. Yapılan anket çalışmasında, katılımcılara son bir ayda bir hayır kurumuna bağış yapıp yapmadıkları, gönüllü bir çalışmaya katılıp katılmadıkları ve tanımadığı birine yardım edip etmedikleri sorulmuş ve verilen yanıtlara göre sıralama yapılmış. Görüldüğü üzere, başkalarına yardım etmek için özel bir çaba sarf etmiyoruz. Ancak, birisi yolumuzu keser de yardım isterse o zaman bir iki kuruş yardım ediyoruz ya da dini bir vesileyle yardım etmemiz söz konusu. Ailesine ve evinin dışındaki insanlara yardım eden anne ve babalarla yaşayan çocuklar karşılık beklemeden başka insanlara hizmet etmeyi öğrenirler. Çocuklarımız küçükken doğaları gereği bencildirler, kendiliklerinden başkalasına yardım etmeleri beklenemez. Bencilliklerinden arınarak başkalarına hizmet etmeyi öğrenmeleri zaman alır.

Çocuklarımız büyüdükçe ve minnet duymayı öğrendikçe, yavaş yavaş emir vermek yerine ricada bulunmaya başlayabiliriz. Zira onlar için yapılanların daha çok farkındadırlar. Ricalar zorunluluk içermez. Kendilerine bir şey yapmaları emredildiğinde çocuklarımızın minnetlerini ifade etmeleri zor olacaktır. Örneğin, "Babana teşekkür et" demekle "babana teşekkür eder misin?" demek arasında fark vardır. Ricada bulunmak daha yatıştırıcı ve sinirlenmeyi önleyicidir. İnsanlara olumlu ve iyi davranmamıza yardımcı olur.

Hizmet davranışları esanasında asla koşullu sevgi göstermemeliyiz. Ebeveynler sadece çocuklarının davranışlarından memnun kaldıklarında kendilerinden bekleneni yapıyorlarsa bu koşullu bir hizmet davranışıdır. Bu durumda, çocuklarımız kendi çıkarları varsa başkalarına yardım edilmesi gerektiği mesajını alacaklardır.

Misafirperver bir anne ve babanın çocuğunun misafirperver olması büyük olasılıktır. Misafirperver bir aile insanları daha iyi tanır ve daha güçlü dostluklar geliştirir. Misafirlerimizi restoranlar yerine evimizde ağırlamaya gayret etmeliyiz. Evin sıcaklığı ve samimiyeti başkadır.

Çocuklarımıza her zaman bize yardım etme fırsatını vermeliyiz. Örneğin, omlet yaparken çocuğumuz yumurtaları kırmak istiyorsa bırakalım o kırsın. İstekliyken ona bize yardım etmesine olanak tanıyalım.

Temel sevgi dili hizmet davranışı olan çocuklar, bizden bir şey isterken bizden sadece bu işlerin yapılmasını istemezler, sevgimizi hissetmeye çalışmaktadırlar.


Temel sevgi dili hizmet olan çocuklar ne diyor?


Oniki yaşında bir erkek çocuk "Annemin beni sevdiğini biliyorum, çünkü düğmem düştüğünde dikiyor ve her gece ödevlerime yardım ediyor. Giysi ve yemek alabilelim diye çok çalışıyor." diyor.

Uzun süreli sağlık problemleri olan yedi yaşındaki bir çocuk, "Annemin beni sevdiğini biliyorum, ödevim için yardıma ihtiyacım olursa yardım ediyor. Doktora gitmem gerektiğinde işten izin alıp doktora götürüyor. Hasta olduğumda bana çorba yapıyor." diyor.