13 Nisan 2015 Pazartesi

Kanser

Geçen hafta Kanser Haftası çerçevesinde düzenlenen kanserle ilgili bir toplantıya katıldım. Ailemde kanser öyküsü olduğu için bu konuda çokça okurum, ama bilmediğim bir sürü şey varmış. 

Bilmediğim en önemli şey esasında kanserli hücrenin ne olduğu ve sağlıklı hücreden farkının ne olduğu imiş. Normalde sağlıklı her hücrenin bir ömrü var. Mesela sağlıklı bir hücrenin yaşamı süresince 70 kez bölünmesi gerekiyorsa, 70'inci bölünmeden sonra bu hücre ölüyormuş. Ancak, kanserli hücre ölmüyormuş ve devamlı bölünmeye devam ediyormuş. Bu nedenle, sağlıklı hücrelerin üstüne yayılarak onların işlevlerini yerine getirmelerini engelliyormuş.

Dünya'da halen en yaygın ölüm nedeni kalp rahatsızlıklarıymış. Kanser de ikinci yaygın ölüm nedeniymiş. Ancak, yakın gelecekte aradaki farkın kapanarak kanserin birinci sıraya yerleşeceği bekleniyormuş. 

Türkiye'de erkeklerde en yaygın kanser türü prostat, sonrasında akciğer ve mide gelirken, kadınlarda en yaygın kanser türü meme kanseri, sonrasında rahim ve mide geliyor. 

Kanserin en büyük iki nedeninden birincisi %25-%30 oranla sigara, diğeri %20-%25 oranla yeme alışkanlığımız imiş.  Genetik faktörlerin etkisi %5 civarındaymış.  

Dikkat edilmesi gereken en önemli şey, kanser yapıcı etkisi olan bir şeye ritmik olarak maruz kalmamak. Eğer ritmik olarak maruz kalınırsa vücutta oluşacak birikim nedeniyle kanserli hücrelerin oluşma ihtimali yüksekmiş. 

Eğer ailede kanser öyküsü varsa, bir kişi yakınının kansere yakalandığı yaştan 10 yıl öncesinde kanser taraması yaptırmaya başlamalı. Örneğin, annesi 50 yaşında rahim kanseri olan bir kadın 40 yaşında rahim kanseri için tarama yaptırmalı. 

Kolon kanseri de Türkiye'de oldukça yaygın. Bu nedenle 50 yaşında herkesin bir kez koloskopi yaptırması gerekiyor. Eğer bir kişinin bağırsağında adonim (polip) bulunmuşsa, ortalama olarak 3 yıl sonra adonimlerin kolon kanserine dönüşmesi bekleniyor.

Erkeklerde 80 yaşından sonra prostat kanserine yakalanma oranı %90 imiş. 

Mide kanserinin en yaygın olduğu ülkelerden birisi Japonya ve Japonların beslenme alışkanlığı nedeniyle mide kanserine yakalandıkları tespit edilmiş. Beslenmelerinde tuzlu ve tütsülenmiş gıdalar önemli bir yer tutuyor. Ülkemizde de tuz tüketimi oldukça yaygın. Yemeklerimizde kullandığımız tuz oranı yüksek ve salamura ürünleri çok tüketiyoruz. Buzdolabının keşfinden önce besinleri saklamak için tuz kullanmak çok yaygın olduğu için mide kanseri daha yaygınmış. Şimdi bu oran azalmış. Ama ülkemizde tuz tüketimi halen çok yüksek. 

Beslenmede dikkate etmemiz gereken ikinci önemli konu yanık besinler yememek. Yanmış et en çok maruz kaldığımız besinlerden bir tanesi. Bu nedenle eti pişirirken yakmadan pişirmeye özen göstermeliyiz. Sucuk, salam, sosis gibi işlem görmüş etlerden de uzak durmak gerekiyor. 

Bol posalı gıdaları tüketmeye özen göstermeliyiz. Bu nedenle meyve yerine daha çok sebze tüketmekte fayda var. 

Yine katkılı maddeli olan hazır gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmalıyız. GDO'lu ürünlerin ise sağlığımıza etkisi şu an hiç belli olmadığından kesinlikle tüketmemeliyiz. 

Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmeliyiz. Mevsimi olmadığı zaman ister istemez kimyasallar işin içine giriyor.

Son olarak spor yapmalıyız. Spordan kasıt bir şekilde hareket etmeliyiz. Yine kansare çanak tutan obezite ile mücadelenin en etkin yönteminin hareket olduğunu unutmayalım.

Sağlıklı günler...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder