12 Ocak 2015 Pazartesi

Daha Sade Bir Hayat - Daha Az Sayıda Oyuncak (Kim John Payne ve Lisa M. Ross)

Bu aralar bir kitabı okurken başka bir kitap okumaya başlayıveriyorum. "Başlayıveriyorum" ilginç bir fiil oldu. Bloğumun ilk yazılarından birisi Naomi Aldort'un "Çocuğunuzla Birlikte Büyümek" kitabıyla ilgiliydi. Bu kitabı ikinci kez okuyup bir özet geçmek istiyordum. Sonra birden Gonzalez'in "Çocuğum Yemek Yemiyor" kitabı ilgimi çekti ve hemen bir solukta okudum. Bu kitaptan sonra Sears çiftinin "Doğal Ebeveynlik" kitabına başladım. Ancak, daha çok hamile ve küçük bebeği olanların okuyup faydalanabileceği bir kitap, zira güvenli bağlanmanın nasıl gerçekleşeceği konusunda yazılmış. Ben ve oğlum bu dönemi büyük ölçüde geçirdik. Bu kitabı da yarım bırakıp, ilgimi çeken başka bir kitaba başladım: Kim John Payne ve Lisa M. Ross tarafından yazılmış "Daha Sade Bir Hayat" kitabı. 

Kim John Payne, biri Cakarta'da, diğeri Kamboçya-Tayland sınırındaki mülteci kamplarındaki çocuklarla çalışmış. Bu çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu görülüyormuş. Zira, hayatlarında sıkıntı, hastalık, korku ve tehlike vardı. Bu görevlerinden sonra İngiltere'de Waldorf eğitim kurumlarında öğretmenlik ve danışmanlık yapmış. Londra'nın batısında bir okulda çalışıyormuş. Bu okulda danışmanlık yaptığı pekçok çocukta aşırı kontrollü bir yaşam, birkaç çeşit yiyecek dışında hiçbir şey yememe, gece yarılarına kadar uyumama, çabucak öfkelenme, yeni durumlara karşı çekingen davranma gibi durumları gözlemlemiş. Daha sonraları fark etmiş ki, Londra'daki bu çocuklara uyguladığı tedavi ile Asya'daki mülteci kamplarındaki çocuklara uyguladığı tedavi aynı imiş. Yani, Londra'da yaşayan çocuklarda da travma sonrası stres bozukluğu belirtileri varmış. He iki durumda da çocukluk döneminin kutsallığının ihlal edildiğini anlamış. Bu ne demek? Anne ve babalarının korkularına, güdülerine, tutkularına ve hızlı yaşamlarına maruz kalan çocuklar, pek de işe yaramayan bir takım davranışlarla bir güvenlik seviyesi ve sınır yaratmaya çalışıyorlarmış. Bir çocuk belirli bir sıklıkla yaşadığı küçük stresleri biriktiriyor. Devamlı olarak bu küçük streslere maruz kalınca çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu davranışlarına benzer davranışlar görülebiliyor.

Kitapta bu yüzden daha sade bir yaşam öneriliyor. Çevre, ritim, zaman programı ve yetişkin dünyasını filtrelemek sadeleştirmenin aşamaları. Çevre aşamasında yapılması kolay ilk sadeleştirme işlemi de çocukların sahip oldukları oyuncakların ve kitapların sayısını azalmak olarak gösterilmiş. Çok oyuncak çok fazla seçenek demek. Çok fazla oyuncak veya kitap seçeneği çocuklarda strese ve dikkat dağınıklığına yol açabilir. O yüzden çocuk çok fazla seçenekle karşı karşıya kalmamalı. Ayrıca, bir oyuncak dağı karşısında çocuk, elindekinin değerini bilmez. Her zaman elde edilmesi zor şeylerin peşinde koşar ve daha fazla ister. Özellikle televizyon aracılığıyla çocuklara ulaşan reklamlar, "Mutluluk satın alınabilir" ve "Dünyanın merkezinde sen varsın" mesajları vererek daha fazla oyuncak alınması için çocukların anne ve babalarına baskı yapmasına sebep oluyor ve pek çok gereksiz oyuncak alınıyor. Bir çocuğun çok fazla oyuncağı olduğunda bir oyuncağa gösterebileceği ilgi azalır. Oyuncak fazlalığı, çocuğun yaratıcılığını tetikleyen can sıkıntısından mahrum kalmasına neden olur. Yapacak bir şeyin olmaması genellikle çocukların yaratıcılıklarını geliştirmelerine sebep olur. Sonuç olarak ne kadar az oyuncak o kadar fazla yaratıcılık demek. 

Oyuncakları sadeleştirme işini çocuk evde yokken ya da uyurken yapmak daha kolaydır. Tek parça oyuncaklar ve çok fonksiyonlu pilli oyuncaklar mutlaka elenmesi gereken  oyuncaklardır. Zaten bu tür oyuncaklar ya unutulur ya da çabuk kırılır. Bir çocuk bir oyuncağa duygusal anlamda ne kadar az yatırım yaparsa o oyuncak o kadar fazla zarar görür. Çocukların hayal kurmalarını, harekete geçmelerini ve tasarlamalarını sağlayan şey esnekliktir. Bu esnekliği de taş, sopa gibi basit oyuncaklar sağlar. Oyuncak ne kadar basitse çocuk da kendini o oyuncağa o kadar kaptırır. Kaliteli ve doğal malzemeden yapılan oyuncaklar çocuğu keşfe davet eder. 

Çocukların kitaplarının sayısı bir düzineyi geçmese iyi olur. Oyuncaklar için de bir sayı vermek gerekirse 10 iyi bir rakam. 

Çocuğunuzun oyuncaklarının bir kısmını tamamen elden çıkarın. Saklamaya değecek oyuncakların bir kısmını ulaşılabilir bir depoya kaldırın, ama gözönünde olmasın. Ileride oynaması için tekrar çocuğunuzun odasına koyabilirsiniz, ancak bir başka oyuncağı kaldırmak veya geçici bir süre olması şartıyla. 

Çocuklar oyun oynamak için çok fazla oyuncağa veya belirli bir oyuncağa ihtiyaç duymazlar. En çok ihtiyaç duydukları şey serbest zamandır. Bu nedenle çocukların hayatlarına çok fazla planlanmış aktivite koymamak gerekiyor. Örneğin, çocuğa hiç boş zaman bırakmayacak şekilde spor veya müzik kursları ayarlamak. Sporda kurallar bellidir, esnek değildir. Ancak, serbest oyunda kurallar esnektir ve çocuk bu oyunlardan çok şey öğrenir. Ayrıca, çocukluğunda yoğun sportif aktivitesi olan çocuklar spora en çok ihtiyaçları olduğu ergenlik döneminde sporu bırakabilmektedirler. Son olarak, 3 yaşın altındaki çocukların kesinlikle televizyon seyretmemesi ve evdeki televizyon sayısının azaltılması öneriliyor.


Saklamaya değmeyecek oyuncakların listesi:


1) Kırık oyuncaklar: Çocuğun çok sevdiği oyuncaklardan birisi değilse kırık oyuncakları atın. 

2) Gelişime açık olmayan oyuncaklar: Çocuğun yaşına uygun olmayan oyuncakları ayıklayın.

3) Sabit oyuncaklar: Filmlerden, çizgi filmlerden çıkma, detaylı plastik oyuncaklardır. 

4) Çok fonksiyonlu ve çabuk kırılan oyuncaklar: Oyun esnasında başka bir şeye dönüştürülemediği için çocuğun hayal gücünü sınırlandırır.

5) Çok fazla uyarıcı içeren oyuncaklar: Yanıp sönen ışıklarla ve mekanik seslerle, hız ve ses efektleri ile donatılmış oyuncaklar çocuğa uyarıcı etki yapar. Bu tür oyuncaklar çocuklarda adranalin, dolayısıyla da kortizol seviyelerinin artmasına neden olabiliyor. 

6) Rahatsız edici oyuncaklar: Bu oyuncaklar korkunç sesler çıkarırlar veya çok çirkindirler. Çocuğu rahatsız etmese de anne ve babayı rahatsız eder. 

7) Çocuğun gelişimine katkıda bulunduğu iddia edilen oyuncaklar: Üreticisi ne vaat ederse etsin, hiçbir oyuncak çocuğu daha yaratıcı, daha uyumlu veya daha zeki yapmaz. Bir çocuğun yaratıcılığı ve gelişimi onun doğasından kaynaklanır. Bu tür oyuncaklar anne babada satın alma baskısı yaratır. Böyle çocuğunuzun diğer çocuklardan geri kalacağından korkarak almanız gerektiğini düşündüğünüz oyuncakları almayın. 

8) Baskı altında satınaldığınız oyuncaklar: Çocuğun ısrarı sonucunda alınan ve sonra bir kenara atılan oyuncaklardır.  Mesela moda oyuncaklar, çocuğunuzun herkeste olana sahip olamama korkusuna oynarlar. Bir kez teslim olundu mu, anne baba her yeni çıkan oyuncağı almak zorunda kalır. Bu yola girildiğinde, çocuğun ahlak ve nelerin önemli olduğu konusundaki görüşleri zarar görebilir. 

9) Yıkıcı oyunlara neden olan oyuncaklar: Son derece detaylandırılmış plastik silahlar, şiddet içeren video oyunları, televizyon filmleri gibi.

10) Çok sayıda ve aynı olan oyuncaklar: Aynı oyuncağın farklı çeşitleri varsa bunları azaltmak gerekir. Çocuğa bir bağ kuramayacağı kadar çok sayıda, gereksiz oyuncak sunarsak, ona ilişkilerin geçici olduğu mesajını vermiş oluruz.


Kitabın oyuncakların sadeleştirilmesine ilişkin kısmını okur okumaz hemen evde uygulamaya koydum. Genellikle salonda vakit geçiriyoruz. Salonda da çok az oyuncağı olmasına karşın odasında plastik kutularda oynamadığı bir sürü oyuncak vardı. Onları ayıkladım. Zaten bilirsiniz çocuklar her dönem 2-3 oyuncakla ilgilidir, diğer oyuncakları ile ilgilenmez. Yapılan değişiklik oğlumu hiç etkilemedi. Diğer oyuncakların nerede olduğunu sormadı bile. Son dönemde en çok oynadığı oyuncak doktor çantası, oyun hamuru ile oynanan fun factory, boya kalemleri ve makasları salonda duruyor. İlgilenmesini umduğum logy ahşap blokları da salonda bıraktım. Çocuk odasında da, kule yapmaya yarayan plastik kutular ve halkalar, 2-3 adet top, İkea'nın ahşap vinci, 2-3 adet araba, ahşap müzik aletleri, biri kız biri erkek iki bebek, bir tane yapboz, jenga ve pilsanın eğlenceli blokları bulunuyor.

Oğlum en çok kitaplara düşkün. Bu nedenle, ortalıkta 100'e yakın kitabı vardı. Kitaplarını da bir düzineye değil, ama 30'a düşürebildim. Fakat, ortalıktan kaldırdığım kitapları da aklına geliyor ve istiyor. İstediklerini çıkarıp diğer kitaplarından bir kısmını kaldırıyorum. Evimin son halinden çok memnunum. Oğlum da şikayetçi gözükmüyor.

Görüşmek üzere...


İlginizi çekebilecek diğer yazılar:




4 yorum:

  1. yazılarınız çok güzel.okudukça eksiklerimi tamamladı. tesekürler.

    YanıtlaSil
  2. Faydalanmanıza çok sevindim. Çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. Merhaba. Bende yeni aldım kitabı ve bugün başladım okumaya.o kadar olumlu yorumlar okudum ki çok merak ediyorum kitabı. Şimdiden iyi pazarlar. 😊

    YanıtlaSil
  4. Merhaba 🙋 Sade yaşam konusunda yazınızda verdiğiniz faydalı bilgiler için teşekkür ederim. 💚 Yaklaşık 2 senedir, sade yaşamı ben de hayatıma uygulamaya ve oluşturduğum bu sade düzeni korumaya çalışıyorum. ‘’Daha Sade Bir Hayat’’ kitabıyla ilgili yazmış olduğum blog yazıma https://www.tarz2.com/daha-sade-bir-hayata-ne-dersin linkinden ulaşabilirsiniz. 👐 Yazılarınızın devamının gelmesi dileklerimle, keyifli okumalar dilerim.

    instagram.com/tarz2com
    twitter.com/tarz2com

    YanıtlaSil