23 Ocak 2015 Cuma

Ek (Katı) Gıdaya Geçiş

Bazı anneler ek gıdaya geçmek konusunda sabırsızlanır. Ben ilk ayki emzirme güçlüğü sonrasında emzirmenin konforunu yaşamaya başlayınca ek gıdaya geçmek konusunda isteksizdim. Çevremdekilerden bebekleri 3 aylıkken ek gıdaya başladıkları, ne yedilerse en azından onun suyunu verdikleri gibi öyküleri ve yazın sıcaklarda su verilmesi gerekir gibi tavsiyeleri bol bol dinledim. Eğer ilk 6 ay bebeğinize sadece anne sütü veriyorsanız su vermenize gerek yok. Anne sütü bebeğin su dahil her türlü ihtiyacını karşılamak üzere dizayn edilmiştir. Dediğim gibi ek gıdaya başlamak konusunda hevesli olmadığımdan oğluma ilk sebze püresini 6,5 aylıkken verdim.

  • İlk bir yıl halen ana besin kaynağı anne sütü olması gerekirken, bizde ilk bir yılda ek gıdalar ana besin kaynağı, anne sütü de tamamlayıcı gibi kullanılır. Genellikle doktorlar da bu şekilde yönlendirir. Ek gıdalara başlamanın nedeni, çocuğun başka besin kaynaklarına alışmasını sağlamak ve anne sütü emerken alerji ve çölyak hastalığı riski daha az olacağı için bebeği bu tür risklerden korumaktır. 
  • Dünya’daki WHO, UNICEF, AAP, ESPGAN gibi kuruluşlar öncelikli olarak verilmesi gereken besinler konusunda bir belirleme yapmamışlardı. Daha çok hangi besinleri hangi aylardan önce vermek sakıncalı veya hangi besinler alerjik gibi bilgilendirmeler yapmaktadırlar. Carlos González’e ait “Çocuğum Yemek Yemiyor” kitabında bu konuda ayrıntılı bilgiler verilmiş. 
  • Ek gıdaya başlamak için ilk olarak bebeğinizin belli bir fiziksel olgunlukta olması gerekiyor. Yardım olmaksızın oturabilmeli. Ben ek gıdaya başladığımda oğlum desteksiz oturamıyordu. Bu nedenle hilal şeklindeki emzirme yastıklarına ya da mama sandalyesine oturtup yedirdim. 
  • Bebeğinizin kaşıkla yemeye hazır olması gerekir. Bu ne demek? Kaşığı diliyle itmesine neden olan reflekslerinin sona ermiş olması gerekiyor. Aksi halde, kaşığı diliyle itecektir. 
  • Bebeğiniz, 4-6 ay arasında siz yemek yerken o da sizi ilgiyle seyrediyorsa, hatta yutkunuyorsa, siz kaşığı uzattığınızda ağzını açıyorsa yemek yemeye ilgi gösteriyordur ve ek gıdaya hazır demektir. 
  • Açlığını ve tokluğunu ifade edebiliyor olmalı. Yani karnı tok olduğunda veya yemek istemediğinde başını başka tarafa çeviriyorsa veya aç olduğunda ağzını açıp öne doğru hamle yapıyorsa açlığını ve tokluğunu ifade edebiliyordur. 
  • İlk denemelerde miktar 2-3 çay kaşığı kadar olmalı. Çocuğunuz yemek istemiyorsa asla ısrar etmeyin. Yani teklif var ısrar yok! Hemen yemek yedirmeyi bırakın. Tekrar hatırlatayım ilk bir yıl halen ana besin kaynağı anne sütü olmalıdır. Amaç daha çok tatlara alışmasını ve ihtiyacı varsa ek enerji kaynağı sağlamaktır. 
  • Bebeğinizin yeterince anne sütünü de almasını sağlamak bakımından emzirdikten en az 45 dakika sonra ek gıda verin. Ayrıca, aç olursa zaten emmek isteyecek ek gıdayı denemeyecektir. Emzirdikten hemen sonra yedirmek de karnı tok olduğu için mümkün olmayacaktır. 
  • Alerjik besinlerin geç verilmesinin tercih edilmesinin nedeni, ne kadar erken verilirse alerji geliştirme ihtimali o kadar yüksek olduğu içindir. Ailenizden birisinin alerjik olduğu besini ilk bir yıl vermeyin.  
  • Katkı maddeli besinleri tercih etmeyin. Mevsime uygun doğal ve taze ürünler seçin. 
  • İlk bir yıl kesinlikle tuz ve şeker kullanmayın. Tuzdan ilk iki yıl, şekerden de mümkün olduğunca uzak durulmasında fayda var. Ben halen tuz atmadan önce oğlumun yiyeceğini ayırıyorum. 
  • İlk kez denenecek sebze ve meyveler en az bir hafta arayla denenmeli ki, alerjik reaksiyon olması durumunda hangi besinin neden olduğu kolayca anlaşılsın. 
  • Bebeğinizin ne yediğini günlük yerine haftalık takip edin. 
  • Her bir ürün grubundan çeşit çeşit yedirmeniz gerekmez. Birinci grup, süt ürünlerinden oluşur. İkinci grup et, yumurta, kurubaklagil ve yağlı tohumlardan oluşur. Üçüncü grup sebze ve meyvelerden oluşur. Bu grupların hepsinden tüketsin, ama her gruptaki besinlerden çocuğunuz hangisini seviyorsa onu yesin. Kurufasülye yiyor, nohut yemiyorsa sorun etmeyin. Sebze ve meyvelerin beyaz, turuncu, yeşil, mor gibi farklı renklerini tüketmesini sağlayın. Örneğin, havuç turuncu, bezelye yeşil, karnabahar beyaz renkli gruba girer. Bu konuda www.beslenme.gov.tr iyi bir kaynak. Yine yeterli ve dengeli beslenme kısmında pişirme yöntemleri hakkında da bilgi veriliyor. Sebzeleri önce yıkayıp sonra doğrayın. Bakıcılar bu kısmı ihmal edebiliyor. 
  • Ek gıdalar blendırdan geçirilerek değil, çatalla ezilerek bebeğe sunulur. İlk zaman çok az bir su ile sulandırmak yutmayı kolaylaştıracaktır. Yine zeytinyağı koymak kaloriyi artıracaktır. Yağlar konusunda zeytinyağı ilk tercihiniz olsun. 
  • Sebzeleri buharda pişirme yöntemini tercih edin. Hem daha çabuk pişiyorlar hem de vitamin kaybı daha az oluyor. İllaki buharda pişirmek için özel tencereler almak gerekmiyor. Pekçok zücaciyede ve markette bulunan delikli çelik bir aparat kullanarak herhangi sıradan tencere ile sebzeleri buharda pişirmek mümkün. Ben bu aparat ile pişirdim. Çok kullanışlı. Bir yaşından sonra bebeğiniz için ayrı yemek pişirmeyi bırakabilir, yemeğe tuz atmadan çocuğunuz için gerekli miktarı ayırabilirsiniz. 
  • Çoğunluğu sudan oluşan çorbalar yerine sebze pürelerini tercih edin. Zira midesi çok küçük olduğu için 2 kaşık çoğunluğu su olan çorba yerine 1 kaşık sebze püresi çocuğun çok daha fazla vitamin almasını sağlar. 
  • Genellikle doktorlar sebze püresi, meyve püresi veya yoğurt seçeneklerinden birisi ile ek gıdaya başlanmasını tavsiye ederler. İlk olarak da meyve püreleri tanıtılır. Aslında ilk olarak sebze püresinden başlamak daha doğru olacaktır. Bebekler meyve pürelerini daha iştahlı yemektedirler. Bu nedenle ilk bir hafta sadece sebze püreleri verin. Daha sonra meyve pürelerini ekleyin. 
  • İlk denenecek sebze püreleri mevsime uygun sebzelerden seçilmeli. İlk püre patates ve havuçtan oluşabilir. Sonra sırasıyla mevsim sebzeleri denenebilir. Ben kış olduğu ve gaz sorunumuz pek olmadığı için karnabahar, brokoli ile yazdan dondurduğum bezelye ve taze fasulye ile başlamıştım. Bu sebzelere de sadece havuç ilave etmiştim. Biraz da ince bulgur koyuyordum. Böylece sebze pürelerim genellikle üçten fazla besin içermiyordu. Fazla çeşit hem alerjik sebzeyi belirlemekte hem de tatların farklarının anlaşılmasında güçlük yaratıyor. 
  • Sebze pürelerinin içine ince bulgur veya pirinç ilave edebilirsiniz. Ancak buğday, yulaf, çavdar ve arpa gibi glüten içeren tahılların başlangıçta çok az miktarda verilmesi gerekiyor. Çünkü, çok fazla verilmesi çölyak hastalığı nöbetlerinr neden olabiliyormuş. Pirinç glüten içermiyor, ama buğday kadar faydalı değil. 
  • Ispanak, pancar gibi nitrat değeri yüksek ürünleri onuncu aydan önce yedirmeyin. 
  • Patlıcan ve baklayı 1 yaşından önce vermeyin. 
  • İlk meyve püreleri için elma, armut ve muz gibi meyveleri tercih edin. Meyveleri rendelerken cam rende kullanın. Muz kabızlığa yol açabilir. Kivi ve turunçgiller gibi meyvelere dokuzuncu aydan sonra başlamak öneriliyor. Yine çilek alerjik bir meyvedir. Çok bilinen bir turunçgil olarak portakal da alerjiktir. O yüzden başka sebze ve meyveleri tatlandırıcı olarak portakal suyu kullanmayın. Domates de aslında bir meyvedir ve alerjiktir. 
  • Sekizinci aydan itibaren kırmızı et ek gıdalar arasında yerini almalıdır. Kasapta 2 veya 3 kez çektirerek bebek tarafından yenilmesini kolaylaştırabilirsiniz. Demir bakımından zengin bir besindir. 
  • Yoğurt ülkemizde bebeğe ilk tattırılan besinlerdendir. İnek sütü alerjik olduğundan bir yaşından sonra çocuklara verilmesi öneriliyor. Sadece inek sütü alerjisi teşhisi konulunca bebeğe sütten yapılan yoğurt, peynir gibi diğer ürünler de ilk bir yıl, daha doğrusu alerji geçinceye kadar yedirilmiyor. Bebek anne sütü alıyorsa, anne de süt ve süt ürünlerini alerji geçinceye veya bebeği sütten kesinceye kadar yemiyor. Carlos González, aynı şekilde yoğurt, peynir gibi süt ürünlerinin de çocuğa inek sütü gibi bir yaşından sonra verilmesini öneriyor. Ben de oğluma yoğurt vermeye yedinci ayın içinde başladım. O zaman böyle bir bilgiye sahip değildim. Bilseydim ne yapardım çok emin değilim. Ama şu anki düşüncem yedinci ay yerine belki dokuzuncu ay gibi biraz daha geç bir zamanda yoğurt ve peynire başlamak, ama bir yaşından sonra değil. Zira bir yaşından sonra çocuklarda Carlos González’in de bahsettiği genel bir iştahsızlık oluyor. O dönemde yoğurda alıştırmak daha zor olabilir. Ayrıca, yoğurdu başka ürünlerle karıştırıp vermeyin. Yoğurdu sade olarak verin, yoksa yoğurdun tadına alışmayacaktır. Yemiyorsa ısrar etmeyin, ama denemeye devam edin. Oğlum yoğurdu ilk bir iki hafta iştahla yerken, sonraki 1 ay yemek istemedi. Israr etmedim, ama her gün denemeye devam ettim. Daha sonra alıştı. Şimdi herhangi bir problemimiz yok. 
  • Bir yaşından önce bal, inek sütü, yumurta akı gibi bazı alerjik besinlerin verilmesi kesinlikle önerilmez. Carlos González, yumurtanın sarısının da bir yaşından sonra verilmesini öneriyor. Belirttiğine göre, haşlanırken yumurtanın beyazındaki maddeler sarısına karışıyormuş. Mesela balık da alerjik bir yiyecek olmasına ve bir yaşından sonra başlanılması önerilmesine rağmen, doktorumun önerisiyle ben 9. ayda somon balığı yedirmeye başladım. Alerjik bir reaksiyon gelişmedi çok şükür. Ama bazen risk almak gereksiz olabilir. Norveç Astım ve Alerji Derneği tarafından hazırlanan gıda alerjisine ilişkin Türkçe bir kitapçık var. Hangi besinlerin alerjik olduğunu göstermesi bakımından okumakta fayda var diye düşünüyorum. Bu bağlantıdan ulaşılabilir. 
  • Devam sütünü tavsiye etmiyorum. 


Sağlıcakla kalın...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder