11 Aralık 2014 Perşembe

Çocuklara Televizyon İzlettirmeli mi?


Başlığı atarken biraz tereddüt ettim. İzlemek ve seyretmek aslında aynı şeyler değil. Televizyon için seyretmek daha uygun bir yüklem. Ben seyretmeyi kullanıyorum, ama yaygın kullanım izlemek. Nitekim, TDK'da her iki fiil için de aynı anlamlar kullanılmış. Ben de yazımın başlığında genel eğilime uyarak izlemeyi kullandım.

Bir kısım televizyon izlesin bir şey olmaz diyor. Bir kısım kısıtlı bir zaman bazı programları izlesin diyor. Bir kısım da kesinlikle hayır diyor.

Ben öncelikle konuya televizyonun bebeğe faydaları ve zararları konusundan önce benim gördüğüm faydadan bahsederek başlamak istiyorum. Evde televizyonun açık olmaması bebekle anne arasındaki iletişimi arttırıyor. Misafirliğe gittiğimizde kaç kere test ettim. Bir bakıyorum televizyon seyretmeye dalıveriyorum, oğlumu unutuyorum. Oğlum ilgi göremeyince mızmızlanmaya başlıyor. Televizyon en çok aile içi iletişimi kısıtlıyor. Bence öncelikle bebeğiniz ile aranızdaki iletişimi artırmak istiyorsanız, televizyonu kapatın. İster isetmez kulağınız ve gözünüz kayıyor. Bebek sizden bir şey istiyor, siz duymuyorsunuz ve kendini duyurmak için bağırmaya başlıyor. Bazılarımız bilir, çocuk konuşabiliyorsa bana bak, beni dinle, niye cevap vermiyorsun diyor, konuşamıyorsa ağlamaya başlıyor. Ben evde televizyonu kapattım. Bu durumdan çok memnunum. Hayat kalitem arttı. Oğlumla iletişimim de televizyon nedeniyle bozulmuyor.

Bir de mahrumiyet bir şeye düşkünlüğü artırır tezi var. Televizyon, çikolata, şeker gibi şeyler için bence bu geçerli değil. Çikolatanın tadını öğrenince bırakamıyor. Örneğin önüne bir sürü çikolata koyun, iyice doysun, o an için atıyorum 5 gofret yedi, doydu, daha fazla yemedi. Bir saat sonra sizce gofret görse yine yemeyecek mi? Yok böyle bir şey, yemek yiyeceğine yine çikolata yer. Yani çikolataya doygunluk anlık sağlanıyor, kısıtlamazsan yine yer, yine yer ve siz yemek yediremezsiniz. O yüzden televizyon ve abur cubur konusunda bu işin azı çoğu yok. Belli bir yaştan sonra mecburen çikolata alıyorsunuz, o kadar da mahrum etmek olmuyor. Ama aranızda bir tartışma konusu olup duruyor.


- Çocuk: Bana çikolata ver!
- Anne: Şimdi olmaz!
-Çocuk: Şimdi istiyorum!
- Anne: Yemek yemedin!
- Çocuk: Yemicem işte! Yemicem!

Tartışmalar bunların farklı versiyonu şeklinde devam edip gidiyor. Şimdi buna bir de televizyon açarak televizyonu ekleyeceksiniz. Yeni bir çekişme konusu açmaya değer mi? Konuya bir de bu açıdan bakın derim.

Öte yandan, bebekler, çocuklar karşılıklı etkileşimle, iletişimle öğreniyorlar. Mesela, bir nesnenin ne menem bir şey olduğunu, ısırarak, yere vurarak, çekiştirerek anlıyor. Beyindeki sinir ağları bu şekilde gelişiyor. Aynı nesneyi televizyonda seyretse beyinde aynı gelişim olmuyor. Bebeğin ilk iki yılı, beyin gelişiminin en hızlı olduğu ve sinir bağlantılarının kurulduğu zamandır. O yüzden bu dönemde bebeğinizin gözünün içe bakın, gülümseyin, bol bol konuşun, elinizle işaret ederek nesnleri anlatın, şarkı söyleyin, bol bol parka götürün, hayati tehlike içeren durumlar hariç yasaklar koyarak merak duygusunu köreltmeyin. Son olarak, beyin yaptığı yanlışlardan öğrenir, bol bol yanlış yapsın, bir oyuncakla nasıl oynanacağını kendisi keşfetsin.

Eninde sonunda televizyonla karşılaşacak. Bırakın, şimdilik televizyon seyretmesin! Ondan da mahrum kalsın. Çocuklar ailenin yaşam tarzını öyle ya da böyle benimserler. İlk yıllar kopyalayarak öğrenme yıllarıdır.

Görüşmek üzere...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder