3 Aralık 2014 Çarşamba

Okul Çocukların Yaratıcılığını Öldürüyor mu?

Çocuklar okul çağına gelene kadar hayalle gerçek arasında gidip geliyorlar. 2 yaşındaki çocuk hayal ile gerçeği ayırd edemez. O yüzden, bitmez tükenmez hayalgüçleri ile her şeyi yapabileceğini söyler. Büyükler de genellikle bu çocukları yalancılıkla itham eder ve gerçekle yüzleşmesi için elinden geleni yapar. Aslında bu dönem çocukların en yaratıcı oldukları dönem, zira olaylara çok çeşitli açılardan bakabiliyorlar. Geçenlerde oğlum, şu 5-6 kolu olan ve uçlarında yuvarlak toplar bulunan ahşap masaj aletini görünce "ahtapot" dedi, ben de "evet ahtapot gibi" dedim. Yanıt olarak "gibi değil, ahtapot" dedi. Masaj aletini görünce benim kafamda canlanan imaj sadece masaj aleti iken, oğlum ahtapota benzetti. Şöyle bir düşününce neden ahtapot denmesin ki!

 Sir Ken Robinson, son dönemde konuşmalarını takip ettiğim, hatta kitaplarını okumaya başladığım bir eğitimci. Bir konferansta okulun çocukların yaratıcılığını öldürdüğünü söylüyor. Söz konusu konferansın tamamını  http://www.thersa.org/events/video/archive/sir-ken-robinson bağlantısından ve çizimle desteklenmiş daha kısa bir halini bu bağlantıdan dinleyebilirsiniz.

Sir Ken Robinson, farklı bakış açısına (divergent thinking) sahip olmanın yaratıcılığın başlangıcı olduğunu söylüyor. Okul öncesi çocuklarının farklı bakış açılarına sahip olduğunu söyledikten sonra yapılan bir araştırmadan bahsediyor. "Kağıt atacının kaç çeşit kullanım yeri vardır?" diye sorusuna birçok kişinin 10-15 arasında değişen yanıtı varmış. Farklı bakış açısı bakımdan dahi olarak nitelenebilecek bir insanın 200 kadar yanıtı olabilirmiş. 1500 kadar kreş ve anaokulu öğrencisine aynı soruyu sormuşlar, soruya verdikleri yanıta göre bu çocukların %98'i farklı bakış açısı bakımından dahi imiş. Aynı çocuklara 5 yıl sonra aynı soruyu yeniden sormuşlar, çocukların o zamanki yaşı 8 ila 10 arasında değişiyormuş, bu oran %32'ye düşmüş, aynı gruba yaşları 13-15 arasındayken tekrar sormuşlar, oran %10'a düşmüş, aynı grup 25 yaşını geçtiğinde aynı soruyu bir kez daha sormuşlar, oran %2'ye düşmüş. Sonuçlar gösteriyor ki, her insan yaratıcıdır, ancak zamanla bu yaratıcılıkları azalıyor.

Sir Ken Robinson, bu sonuçlardan yola çıkarak yaratıcılığın azalmasının en önemli nedeninin eğitim sistemi olduğunu ileri sürüyor. Konuşmasında eğitim sisteminin akademik başarıya öncelik verdiğini, öğrencilerin sahip olduğu diğer yeteneklerin dikkate alınmadığını, Dünya'nın her yerinde edebiyat, matematik ve fen bilimleri gibi derslere önem verilirken, tiyatro, müzik ve resim gibi derslerin göz ardı edildiğini, yaratıcılıkta en önemli etkenlerden birisinin insanın doğuştan getirdiği genetik özelliklerinin olduğunu, ancak en iyi öğrenmenin grup içinde gerçekleşmesi nedeniyle insanın grup içinde ve grup üyeleriyle işbirliği halinde olmasının yaratıcılık kapasitesini artırdığını, ancak eğitim sisteminin insanları tek başına gösterdikleri akademik performansla değerlendirmesi sonucu eğitilmiş insanların yaratıcılıklarının zamanla azaldığını söylüyor.

 Tüm dünyada eğitim sisteminin yaratıcılığı daha ön plana alacak şekilde değiştirilmesi gerekiyor.

Üzerinde düşünmeye değer...

Bu konuda daha fazla okumak isterseniz:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder