4 Aralık 2014 Perşembe

Yenidoğan Sarılığı, Nedenleri ve Tedavisi


Yenidoğan sarılığı bloğumu kurduğumdan beri yazmayı düşündüğüm, ama elimin pek gitmediği bir konu. İlk 20 günümüzü neredeyse kabusa çevirmişti. Doğumdan önce, Murat Tuncer ve Cengizhan Elmas'ın "Bebeğimi Büyütürken" kitabında ABO uyuşmazlığı olan bebeklerde yenidoğan sarılığının görülme olasılığı daha yüksek diyordu. Benim kan grubum "0" idi. Oğlumun kan grubu da  A ya da B olacaktı, dolayısıyla oğlumda ABO uyuşmazlığı nedeniyle yenidoğan sarılığının görülme olasılığı yüksekti. Oğlum 36 hafta + 4 günlükken sezaryenle doğmuştu, kilosu 2.700 gramdı. Oğlumun doğum kilosu düşüktü, güçsüzdü, çok iyi emmiyor ve hemen uykuya dalıyordu.Genel olarak, sezaryenle doğan bebekler ile erkek bebeklerinin emme güçlüğü olduğu söyleniyor. Tüm bu etkenler bir araya geldi ve oğlumun sarılık değerleri arttı. Daha 3 günlük iken doğum yaptığımız hastanede fototerapiye girdi. Fototerapi, bir ışınla tedavi yöntemidir. Ancak, gözlere zarar verdiğinden bebeğin gözlerine kalın ve karbon içerikli bir bant takılıyor.

Yeni anne olarak, yenidoğan sarılığından halsiz düşmüş bebeğimi çıplak ve gözleri bantla kaplanmış bir halde görünce, kendimi çaresiz, bebeğine bakamamış ve sanki onu kaybetme ihtimali ile karşı karşıya kalmış gibi hissetmiştim. Devamlı ağlıyordum. Yani rasyonel düşünebilmem mümkün değildi. Doğumdan önce anneleri çocuklarının kanı alınırken ağlar görünce, bu anneleri hafiften fazla duygusal olarak nitelerdim. Ama bebeğimin topuğundan kan alınırken gözyaşlarımı tutamıyordum. Sanki hiçbir tepkim benim kontrolümde değildi. Şimdi anlıyorum ki, doğumdan sonra annenin bebeğini kabullenmesi için hormonlar anormalleşiyor. Fototerapi süresince arada bir bebeği anneye verip emziriyorlar veya annenin sağdığı sütü hemşireler bebeğe veriyor. Tünel fototerapi uygulandığından 6 saat kadar fototerapi uygulanması yeterli oldu.

İlk fototerapiden sonra oğlum biraz düzelir gibi oldu, ama halen emmekte çok zorlanıyordu. Önce emzirip sonra süt sağıyordum, sağdığım sütü emmekten vazgeçmesin diye biberon yerine kadeh denilen küçük plastiklerle vermeye çalışıyordum. En fazla 3 saat ara ile oğlumu uyandırmamız gerekiyordu, ama uyandırmak da bir hayli zor oluyordu. Arkadaşlarımdan mama ver diyenler oldu, ama sütüm yeterli olduğu ve anne sütüne yapılan vurgu nedeniyle mama vermedim. Eşim de mama ver diyordu, ben emzirdiğimi besleyebildiğimi sanıp vermiyordum. Ancak, 12 günlükken öğlene doğru oğlumu emzirmek için uyandırmaya çalıştım, ama uyandıramadım. Yenidoğan sarılığının arttığının farkındaydım, en yakın hastaneye gittik. Yenidoğan sarılığının yükseldiği ve yine fototerapiye girmesi gerektiği söylendi. Benim yine iki gözüm iki çeşme. Hem bebeğimi kaybetme korkusu yaşıyor, hem de iyi besleyemediğim için suçluluk duyuyordum. Şimdi bunların hepsi bir annenin yaşabileceği sıradan olaylar gibi geliyor. Ama bu olayları yaşarken çok başka bir ruh halindeydim. Bu hastanedeki fototerapi cihazı daha eski bir modeldi, bu nedenle bütün gece hastanede kaldık.

Hastaneden çıktıktan sonra 9-10 gün kadar mama takviyesi yaptık. Hastanede sağdığım sütü hemşireler chicconun yenidoğan cam biberonu ile vermişler. O yüzden kadehlerle beslemek mümkün olmadı ve ben de aynı biberonu kullandım. Oğlum, anne karnında 40 haftasını doldurmuş olması halinde doğacağı gün kendine geldi. Normal emmeye başladı. Kilo alımı hızlandı. Birden her şey düzeldi ve ben de anneliğin zevkini yaşamaya başladım.

Tüm bu tecrübeden sonra, keşke ilk haftadan bir miktar mama takviyesi yapsaydım diyorum. Bazen anne sütü diye de çok diretmemek gerekiyor.

Aşağıda Dr. Arzu Özşahin tarafından hazırlanmış, yenidoğan sarılığına ilişkin ayrıntılı bir yazı var. En anlaşılır yazılardan bir tanesi. Umarım sizin için de faydalı olur!



Yenidoğan sarılığı


İnsan hayatının ilk 28 günlük sürecine yenidoğan dönemi denir. Zamanında doğan yenidoğan bebeklerin %60’ında; erken doğan bebeklerin ise %80’inde yenidoğan sarılığı görülür. Yenidoğan bebeklerde görülen sarılıkların çoğu fizyolojik sarılıktır; yani belli bir tehlike sınırını aşmaz ve bir iki haftada kendiliğinden geçer.



Yenidoğan sarılığı nasıl oluşur?



Sarılık bilirubin adı verilen, cilde sarı rengi veren bir maddenin kandaki seviyesinin yükselmesi ve deride birikmesi sonucu oluşur. Yenidoğan bebeklerin kırmızı küre hücreleri (alyuvarlar) daha fazla olduğu için onların yıkımı (parçalanması) neticesinde bilirubin maddesi ortaya çıkar. Doğumdan önce bebeğin bilirubinini annenin karaciğeri temizler; doğumdan sonra ise bebeğin karaciğerinin bilirubini temizleyebilecek kapasiteye erişmesi birkaç gün alır; bu arada karaciğer tarafindan yeterince atılamayan bilirubin artarak sarılığa neden olur.



Yenidoğan bebeklerde sarılığın erken tespiti ve takibi oldukça önemlidir çünkü, sarılık çoğunlukla kendiliğinden geçse de, bazı durumlarda bilirubin yüksek seviyelere ulaşıp beyin hasarına neden olabilir. Bu yüzden sarılığı olan yenidoğanların özellikle ilk bir hafta-on gün içindeki doktor takipleri son derece önemlidir. On günden sonra kan beyin bariyeri kapanarak bilirubinin kandan beyne geçmesinin engellendiği kabul edilir.



Fizyolojik sarılık



Fizyolojik sarılık genellikle hayatın ikinci günü başlar, üç ve dördüncü günlerde en yüksek seviyesine ulaşır, daha sonra giderek azalır.



Diğer sebepler



Yenidoğanda sarılık oluşturabilecek başka nedenler de vardır. Bunlardan en sık görülen ikisi kan grubu uyuşmazlığına (ABO veya Rh uyuşmazlığı) bağlı oluşan sarılıktır. Bu durumlarda alyuvarlar cok hızlı bir biçimde parçalanır ve fazla miktarda bilirubin açığa çıkar.

Diğerleri;
Bebeğin yeterince anne sütü ya da biberonla besleniyorsa formüla (mama) alamaması,
Diabetli annelerin bebekleri,
Bazı zor doğumlarda, bebeğin kafa derisi altında kan toplanması durumu,
İdrar yolu enfeksiyonu,
Anne sütü sarılığı,
Doğuştan gelen bazı enzim hastalıkları.



Bu durumları tespit etmek için ekstra testler yapılması gerekir.



Bebeğinizin sarılık olduğunu nasıl anlarsınız?



Sarılık önce yüzde başlar, kandaki bilirubin seviyesi arttıkça sırayla göğse, karna, kol ve bacaklara doğru ilerler. Göz akı da sararır.



Ciltteki sarı renk en iyi gün ışığında ya da florasan lamba altında görülür. Parmakla hafifçe burun ya da karın cildine bastırılıp kaldırıldığında sarı renk daha bariz bir şekilde tespit edilebilir.



Bebeğinizin sarılık olduğunu farkeder farketmez, beklemeden bilirubin seviyesinin tespiti için bir sağlık kuruluşuna başvurmanız çok önemlidir. Doktor yapacağı muayene ile kandaki bilirubin seviyesine bakıp bakmayacağına karar vererek takipler konusunda sizi yönlendirecektir.



Bilirubin yükseldikçe bebekte ne gibi belirtiler oluşur?



En başta bebeğin cildindeki sarılık giderek koyulaşıp belirginleşir. Bebek daha çok uyur, emmesi azalır (bu sarılığı daha da arttırır). Eğer bilirubin çok yükselip beyni etkilemişse (kernikterus), o zaman bebek tiz sesle ağlamaya başlar, başını geriye atar, havaleye kadar gidebilir. Bu durumdaki bir bebekte sonuçta çoğunlukla zeka ve motor gelişim geriliği, işitme, görme sorunları oluşur.



Hangi bebekler sarılık açısından daha dikkatli takip edilmelidir?

Erken doğmuş bebekler,
Doğum esnasında kafa derisi altında kanama meydana gelmiş olanlar,
Ilk 24 saatte sarılığı tespit edilenler,
Emme sorunu olup buna bağlı olarak iyi beslenemeyen bebekler,
Sarılığı iki haftadan uzun süren bebekler,
Büyük kardeşlerinin bebeklik dönemlerinde ışık tedavisi gerektirecek kadar sarılık tespit edilmiş olanlar.



Sarılığın Tedavisi



Yenidoğan sarılıklarının çogu iki hafta içinde kendiliğinden düzelir. Fakat bu dönemin doktor tarafından takibi önemlidir. Eğer bilirubin seviyesi yüksek ise bebek, fototerapi denilen florasan ışığı altında ışık tedavisine tabi tutulur. Bunun için özel lambalar kullanılır. Bu ışık bilirubini idrarda eriyebilecek bir şekle sokarak vücuttan atılmasını sağlar. Fototerapi bebeğe herhangi bir şekilde zarar vermez. Bebeğin gözleri ışıktan zarar görmemesi için kapatılır. Bazen yan etki olarak ciltte kırmızı döküntüler, bronzlaşma veya sık ve sulu dışkılamaya neden olabilir. Aralıklarla bebeğin kanı alınarak bilirubin duzeyinin güvenli sınıra düşüp düşmediği kontrol edilir. Işık tedavisi sonlandırıldıktan bir iki gün sonra bilirubin seviyesi genellikle tekrar yükselir. Bu dönemde de doktor kontrolü tavsiye edilir. Bebeğin, sarılık süresince ve tedavi esnasında iyi beslenmesi çok önemlidir çünkü bilirubin gayta (kaka) ile vücuttan atılır.



Kan grubu uyuşmazlığı olup da bilirubin düzeyi çok yükselmiş hastalarda kan değişimi yapılır. Işık tedavisi veya kan değişiminden hangisinin uygulanacağına bebeğin kilosu, günü ve bilirubin seviyesi göz önünde bulundurularak karar verilir.



Untumayalım ki;



Bebeğinizin karın, kol ve bacaklarında sarılık varsa, bunun yanısıra çok uyuyorsa emmesi de zayıflamışsa kaçıncı gününde olursa olsun hemen doktorunuza başvurmalısınız. Çünkü bunlar bilirubin düzeyinin yükselmiş olduğunun göstergeleridir.

Bebeğinizde sarılık varsa doktor takibi yanında onu sık ve iyi beslemeniz sarılığın çabuk atlatılması açısından önemlidir.


Yenidoğan sarılığı sık olarak görülmesine ve birçok bebekte de kendiliğinden geçmesine rağmen bu durum her bebek için geçerli değildir. Hangi yenidoğanda bilirubin duzeyinin tehlikeli seviyeye ulaşacağı her zaman tahmin edilemeyeceği için bebeğinizin ilk üç-beş gün içerisinde bir doktor tarafından görülmesi çok önemlidir. Böylece, tedavi edilmediğinde kalıcı problemlere neden olabilecek bir hastalığı kolaylıkla önlemiş olursunuz.



Dr. Arzu Özşahin

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder